Jane Austen' ın en sevilen romanlarından biri olan Gurur ve Önyargı ya da diğer ismiyle Aşk ve Gurur, benim de gerçekten en sevdiğim klasikler arasında. Sadece içindeki öykülerin akıcılığı ve karakterleri yüzünden değil, o dönemin diğer romanlarından daha farklı bir bakış açısına sahip olması yüzünden. Başkarakter Elizabeth Bennet' in evliliğe getirdiği farklı bakış açısı sayesinde roman, evliliği bir kurum olarak tartışıyor ve birkaç farklı karakterle evliliğin toplumsal anlamına değiniyor. Bu yazıda bu farklı bakış açıları ve eleştirileri inceleyeceğim. Hadi çayınızı, kahvenizi alın gelin yazıya geçelim.
Kitap yorumu yaparken ilk baktığım şey genellikle olay örgüsü ve karakterler olur. Gurur ve Önyargı yorumu yaparken de ilk fark ettiğim şey karakterlerin ilginçliği oldu. Ama ilk önce size kitabın isminin arkasında yatan fikirden söz etmek istiyorum ve evliliğe toplumsal açıdan verilen önemden. Gurur yani İngilizce ismiyle Pride Hristiyan inancında 7 büyük günahtan birisidir ve toplumsal bir tabudur.
Önyargı ise bir açıdan gurura çok benzer çünkü mantıklı bir açıklama olmadan bir şeye yüklediğin olumsuz anlamdır önyargı, kendini karşındakinden önyargı yüzünden daha üstün bir yere koyarsın. Bu anlamda da gurur ve önyargı benzer bir şekilde toplumsal açıdan kabul edilemez olgulardır. İkisi de toplum içindeki uyuma karşı birer tehdit unsurlarıdır. Kitapta Elizabeth önyargı ile ve Darcy ise gurur ile ilişkilendirilmişler ama ikisi de bakınca hem gururlu hem de yaşadıkları topluma karşı önyargılılar. Elizabeth ve Darcy çevresindekilerin kendilerinden daha aptal, kültürsüz ve sıkıcı olduğuna inanırlar, bu da toplumun uyumunu bozacak türden bir şeydir.
Bu kitabı okumuş herkes genellikle Elizabeth ve Darcy' nin aşkını romantik olarak algılarlar fakat ben size farklı bir bakış açısından bahsedeceğim. Eğer kitabı okuduysanız fark etmişsinizdir ki ikisinin aşkı kitabın çok sonlarına doğru, çok kısa bir alanı kapsar. İki gururlu ve topluma uyumsuz bu karakter başta evliliğe karşıdır. Evlilik, toplumun neslinin devamı için gerekli ve topluma faydalı bireyler yetiştirilmesi için oluşturulmuş bir kurumdur. Evliliğe karşıt olan bireyler topluma uyumsuzlardır ve evlilik kurumu bu kişilerin fikirlerini değiştirip onları günahlarından arındırmayı amaçlar. Aslında Elizabeth ve Darcy' nin evliliği de tam olarak bunu anlatıyor.
Ekonomik ve kültürel zenginliğin bir araya getirilmesi ve daha da zenginleşmeyi temsil eder bir anlamda evlilik. Kitabın tamamında birbirlerine itiraf ettikleri sahne dışında pek bir romantizm ya da aşk görülmüyor. Şimdi ilginç kısımdan bahsedeceğim: bu kitabın yazıldığı dönem yani 18.yüzyıl orta sınıfın ortaya çıkış zamanlarıydı. Aristokrasi ekonomik ve liberal gücünü zamanla kaybediyor, orta sınıf ise kazanıyordu. Böyle bir dönemde aristokratların yok olmaması için tek bir seçenek vardı; orta sınıf ile güçlerini birleştirmek.
Bay Darcy tam bir aristokrattı, Elizabeth ise orta sınıftandı. İkisinin evliliği işte tam olarak bu birleşmeyi anlatıyor aslında. Evlilik kurumu üzerinden Jane Austen refahın ancak Aristokratlar ve Orta Sınıfların güç birliği sayesinde sağlanabileceğini demek istiyordu. Bu yüzden de Gurur ve Önyargı bir aşk romanı değil, toplumsal bir analiz ve eleştiri kitabı aslında. Çekilen filmlerle romantik bir romanmış gibi algılanması sağlanmış olsa da aslında anlatılan farklı bir durumdu.
Kitabın ilk cümlesinden örnek vermek istiyorum: "Dünyaca kabul edilmiş bir gerçektir, hali vakti yerinde olan her bekar erkeğin mutlaka bir eşe ihtiyacı vardır." Öncelikle bu bir gerçek değil toplumsal bir olgudur, Dünyaca' yı da Jane Austen' ın cümlenin başına eklemiş olması resmen bu cümleyle dalga geçtiğini gösterir. Kitap boyunca Darcy dahil birçok bekar erkekle bu cümlenin doğru olmadığını görüyoruz. Aslında bu cümle üzerinden Elizabeth' in annesi gibi düşünenleri eleştiriyor Austen.
Gurur ve Önyargı kesinlikle zamanının çok ilerisinde bir roman ve doğru okumayı bilene çok fazla ders veriyor. Bu yazıyı okuduğunuza göre sizce bir aşk romanı mı değil mi? Yorumlara düşüncelerinizi yazarsanız çok sevinirim, güzel bir tartışma ortaya çıkabilir belki.
Kitap incelemelerinden hoşlanıyorsanız Franz Kafka- Dönüşüm, Moliere- Cimri ve yazar incelemesi olarak Arthur Conan Doyle üzerine yazdığım yazılara da bakabilirsiniz.
2 Yorumlar
Evet okudum, farklı bir bakış açısı olmuş :) teşekkürler
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)
Sil