"Büyüdüm ve çocuk olmakla ilgili her şeyi unuttum. Bu dünya fazla yetişkinlere göre bir yer olmuş."
"Bir gün sen de mükemmel bir yetişkin olacaksın."
Bu iki Küçük Prens animasyonu alıntısıyla başlamak istedim yazıya. Dikkatinizi çekiyorum, bunlar Antoine de Saint-Exupery'nin yazdığı kitaptan değil, Mark Osborne'un yönettiği animasyondan. Bu film boyunca yetişkinlerin dünyasının, hayal gücü ve zenginliklerle dolu rengarenk dünyamızı siyah beyaza nasıl dönüştürdüğünü izliyoruz. Bu izleme süreci gerçekten kalbimin derinliklerinde olan bir yarayı açtı çünkü bu günümüzde hepimizin sorunu.
Ödemeler, taksitler, faturalar, iş bulma derdi, geleceği sürekli tahmin etmeye çalışma, yalnızlık... Bunlar belki de her gün deneyimlediğimiz durumlar ve sadece gençlerin, yetişkinlerin değil daha çocukluktan deneyimlemeye başladığımız endişeler oldular.
Evet, bu yazıda da diğerleri gibi önce filmin konusunu sonra incelemesini yazabilirdim ancak Küçük Prens'in daha fazlasını hak ettiğini düşünüyorum ve ona başlıca bir üzerine düşünme yazısı, deneme ayırıyorum. Küçük Prens'in kitabını okuduysanız eminim bir dost gibi kalbinizde yer edinmiştir, işte söz veriyorum animasyonu da aynı etkiye sahip. Kitabını okudum, animasyonunu izlemeye gerek yok diye sakın düşünmeyin çünkü bu animasyon Küçük Prens'ten ilham alınarak farklı hikayeleri bir araya getirmiş ve ortaya harika bir yapıt çıkmış.
Filmde kitabından ayrı olarak küçük bir kız çocuğunun da hikayesi işlenmiş ve olay örgüsü onun hayatı üzerinden ilerliyor. Bu çocuğun evde tüm gün yaşadığı yalnızlık, annesinin hayatının her saniyesini planlaması ve bu çocuğun çocuk değil artık kısa boylu bir yetişkine dönüştüğünü görmek bence hepimizi düşündürmeli. Gerçekten bu kadar önem verdiğimiz şeyler o değeri hak ediyorlar mı? Bize verdikleri duygusal tatmin nedir?
İlgili Yazı: Lise Bitmeden Okunması Gereken 5 Kitap
Siz sevdiğiniz dostlarınızla inanılmaz eğlendiğiniz bir anıyı mı daha çok hatırlayıp mutlu olursunuz yoksa diyelim ki ikramiye aldığınız bir günü mü? Parasal kazançlar hep anlık mutluluk veriyor ancak duygusal olarak bu koca dünyada birilerinin bizi anlayıp duyduğunu gördüğümüzde hissettiğimiz haz ise kesinlikle paha biçilemez ve uzun süreli oluyor.
2015 yılında bu Küçük Prens animasyonu ilk çıktığında kitabını çok sevdiğimiz için sinemada ailecek izlemeye gitmiştik ve o zamandan beri yılda bir izler olduk. Eğlenmenin ne demek olduğunu, birilerine değer vermeyi, küçük şeylerden daha büyük zevkler almayı hatırlayacaksınız bu animasyonla.
Küçük Prens'in gülüyle olan ilişkisinden de biraz bahsetmek istiyorum çünkü bence çok anlamlı ve gerçekçi. Gül, Küçük Prens'i seviyor olsa bile kendini o kadar çok düşünüyordu ki bu Prens'i onu sevmediğine inandırmıştı. Sizce de bu günümüz ilişkilerini özetlemiyor mu? İlişkide biri hep öbüründen daha bencil ve sevilmeye muhtaçken diğeri onun ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken kendini unutuyor. Bence bir aşk başlamadan bitiveriyor bu durumlarda. İlişki süreçlerini aşktan saymıyorum çünkü o ilişki aşk değil artık bir işe dönüşmüş oluyor, biri işçi biri işveren gibi...
Sevseler bile birbirlerini, sevmeyi bilmiyorlar. Aşk bir ilişkide olmak değildir, hatta platonik aşıklar bile ilişkiyle aşkı karıştırırlar. Aşk, iki tarafın da birbirlerini olduğu gibi sevip, kabul edip, yanlarında özgürce hissetmeleridir.
"Asıl sorun büyümek değil, büyürken unuttuklarımız."
Çocukken aşkın ne olduğunu çok daha iyi biliyorduk. Büyükler, küçük çocuklar aşık olduklarını söyleyince onlarla alay ederler, sen aşktan ne anlarsın derler. Halbuki o çocuk yetişkinlerden çok daha iyi biliyordur aşkı. Yetişkinlerin aşkı bencildir, kendi isteklerini karşısındaki ne kadar gerçekleştirebilir onu hayal ederek aşık olurlar. Çocuklar ise aşık olduklarında hem onu hem kendilerini mutlu etmek isterler. Birlikte oynamak, dondurma yemek, el ele tutuşup koşmak isterler. Anı yaşarlar, geleceği değil.
"Gülünü senin için bu kadar önemli kılan ona harcadığın zamandır."
"En iyi yüreğiyle görebilir insan, gözler asıl görmesi gerekeni göremezler."
Bu animasyonla artık gelecekte yaşamayı unutacak ve şuan ki duygularınızla barışmayı öğreneceksiniz. Şimdiden iyi seyirler dilerim.
Yeni yazılarımdan kolayca haberdar olmak için @akindawriter' ı Instagram ve Twitter'dan takip edebilirsiniz. Takip et butonları mobildeyseniz yorum gönder kısmının altında, bilgisayardaysanız sağdadır.
0 Yorumlar